MUVAZAALI ASIL İŞVEREN- ALT İŞVEREN İLİŞKİSİ

MUVAZAALI ASIL İŞVEREN- ALT İŞVEREN İLİŞKİSİ

Türk Hukukunda asıl olan İşveren’in işini kendi işçileri ile görmesidir. Bu yönüyle istisnai mahiyette olan asıl-alt işverenlik ilişkisinin kurulabilmesi belirli koşulların gerçekleşmesine bağlıdır. İşyerlerinde alt işverenler ancak, işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren ya da yardımcı işlerde işçi çalıştırabilmektedir.

Ancak, alt işverenlik ilişkisinin hatalı yorumlanması uygulamada iş mevzuatı ve idari mevzuat açısından sakıncalı durumlara yol açabilmektedir. Kapsamı oldukça geniş olan konu kısaca “alt işverenlik kavramı, alt işveren işçilerine gördürülecek iş- muvazaa hali” başlığı altında incelenmektedir.

Alt İşverenlik Kavramı – Alt İşveren işçilerine gördürülecek iş – Muvazaa hali;

4857 sayılı İş Kanunu’nun 2.maddesinin 6.fıkrasına göre; “Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur.

Asıl işverenin işçilerinin alt işveren tarafından işe alınarak çalıştırılmaya devam ettirilmesi suretiyle hakları kısıtlanamaz veya daha önce o işyerinde çalıştırılan kimse ile alt işveren ilişkisi kurulamaz. Aksi halde ve genel olarak asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaalı işleme dayandığı kabul edilerek alt işverenin işçileri başlangıçtan itibaren asıl işverenin işçisi sayılarak işlem görürler. İşletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işler dışında asıl iş bölünerek alt işverenlere verilemez”.

Buna göre; alt işverenlik ilişkisinin doğumu için gerekli olan şartlardan biri, alt işverene gördürülen işin; asıl işin eklentilerinden sayılması (servis, yemek, güvenlik, temizlik,vb) yahut asıl işin bir bölümünde “işletmenin ve işin gereği” ile “teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren” bir iş olmasıdır.

Bu noktadan hareketle; asıl işveren, kendi iştigal konusu ile doğrudan ilgili olan bir konuda başka bir işverenin işçisine iş gördüremeyecektir.

Yine maddede bahsedilen “işletmenin ve işin gereği” tanımının kapsamının tayini önem arz etmektedir. Konuya ilişkin açıklamayı mevzuatta bulmak mümkün değil ise de; iş hukuku öğretisindeki genel görüş uyarınca “işletmenin ve işin gereği” tanımından anlaşılması gereken; işverenin, ekonomik ve zorunlu yapısal (keyfi olmayan yeniden yapılanma, reorganizasyon) nedenlerle alt işverene iş verebilmesidir. Bunun gibi yapısal nedenler içinde sayılması mümkün olan işletmenin verimliliğinin, rekabet gücünün ve kalitenin arttırılması da olayın özelliğine göre alt işverene iş verilmesine olanak tanıyabilir.

Görüldüğü gibi, ekonomik güçlük içinde bulunmayan veya teknolojisini yenileme gereği duymayan ya da yeniden yapılanma veya rekabet gücünü arttırma ihtiyacı bulunmayan, verimli çalışan bir işletmede işverenin, asıl ilkeyi oluşturan “kendi işçileriyle çalışmak” yerine, salt maliyetleri düşürmek, daha düşük ücret ve çalışma koşullarıyla işçi istihdam etmek, sosyal güvenlik yükünü bertaraf etmek, personel uyuşmazlıkları ile ilgilenmemek için alt işveren ilişkisi kurması yasaya aykırıdır.

İşletmenin ve işin gereğinin gerçek olduğu hallerde dahi; alt işverene iş verilmesinin sürekli hale gelmemesi gerektiği doktrinde sıklıkla vurgulanmaktadır. Gerçekten de ekonomik güçlük ortadan kalktığında, rekabet gücü sağlandığında alt işverenlik uygulaması da objektif sebepler ortadan kalkmış sayılacağı için sona erdirilmelidir.

Söz konusu ilkeler dikkate alınmaksızın asıl işin, alt işverene gördürülmesi halinde; 4857 Sayılı İş Kanunu’nun 2.madde hükmü uyarınca, asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaalı işleme dayandığı kabul edilerek alt işverenin işçileri başlangıçtan itibaren asıl işverenin işçisi sayılarak işlem görecektir. Bu süreçte; iş müfettişinin muvazaalı işlemi tespit etmesi üzerine gerekçeli müfettiş raporu işverene tebliğ edilir. İşverenin anılan rapora karşı yetkili iş mahkemesinde itiraz hakkı bulunmaktadır. İtiraz süresinin geçmesi ya da mahkeme kararı ile muvazaanın onanması hâlinde asıl işveren ve alt işveren aleyhine bir kısım yaptırımlar uygulanacaktır.

Muvazaalı ilişkinin tespiti halinde uygulanması muhtemel müeyyideler;

  • Gerek alt işveren ve gerekse asıl işveren aleyhine idari para cezası tahakkuku,
  • Alt işverenin, asıl işverene ait işyerinde görevlendirdiği çalışanlarının sigorta primlerini tam olarak yatırmadığının tespit edilmesi halinde, eksik kalan bu primlerin gecikme cezalı şekilde asıl işverenden tahsili,
  • Yine bu yönde bir tespit gerçekleştirilirse her bir aylık hizmet belgesi için asgari ücretin 2 katı tutarında idari para cezasının asıl işverenden tahsili şeklinde olmaktadır.

Motto Hukuk Bürosu